Avrupa Birliği, geçmişleri birbirinden farklı fakat ortak bir geleceğe doğru ilerlemek kararlılığındaki toplumlardan oluşmaktadır. Birliğin kurucu felsefesi, Avrupa vatandaşlarının kendi kimliklerini ve farklılıklarını muhafaza ederken aynı zamanda birlikte, uyum içinde yaşayabilmeleridir. Bu açıdan AB bir farklılıklar bütünü üzerine inşa edilmiştir: farklı kültürler, gelenekler, inançlar ve diller bu bütünün parçalarıdır.
Geçtiğimiz yıl Hırvatistan’ın katılımıyla birlikte resmi dil sayısı 24’e ulaşan AB’de, altmış civarında yerel dil konuşulmaktadır. Ayrıca göçmenler tarafından kullanılan sayısız yerel olmayan dil de AB ülkelerinde dil zenginliğine katkı sunmaktadır. Dolayısıyla, Avrupa Birliği farklılıkların eridiği bir pota olmaktan ziyade, farklılıkların bir arada yaşandığı, ana dillerin bir zenginlik kaynağı olarak kabul edildiği, çok dilliliğin karşılıklı anlayış için bir köprü vazifesi gördüğü ortak bir çatıdır.
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği tarafından birlikte organize edilen 2001 Avrupa Diller Yılının başarısını müteakip, Avrupa Konseyi 26 Eylül’ü Avrupa Diller Günü olarak ilan etmiştir. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) 13’üncüsü bu yıl düzenlenen Avrupa Diller Günü vesilesiyle, Avrupa’daki yabancı öğrenimine ilişkin bazı veriler yayımlamıştır. Buna göre başta İspanyolca olmak üzere, İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerini öğrenen ortaöğretim öğrencilerinin sayısında artış gözlemlenmektedir.
(detaylı bilgi için bakınız: http://epp.eurostat.ec.europa.eu/cache/ITY_PUBLIC/3-25092014-AP/EN/3-25092014-AP-EN.PDF)